küçük konya olarak bilinen yer

Konya'nın Kulu ilçesinin 5 kilometre doğusunda ve Tuz Gölü'nün kuzey batısında yer alan, "kuş cenneti" olarak da bilinen Düden Gölü ve yakınındaki Küçük Göl kurudu. 4. Bamya Çorbası. Her ne kadar millet olarak az kullanılıyor olsa da bamya sebzeler arasında en faydalı ve lezzetli besin kaynaklarından biridir. Konya’nın maharetli elleri tarafından yapılan bu çorba türü, ekşi bir tat olup bamya ile aynı boyutlardaki koyun etinin karışımıyla yapılmaktadır. 5. Yoğurt Çorbası. YılmazÖnge, “Konya ve Çevresindeki Mukarnaslı Şadırvanlar”, VD, XIX (1985), s. 95-108. Maddenin bu bölümü TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2002 yılında Ankara’da basılan 26. cildinde, 189-193 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız. KebapçıDedeler 1929, Konya’da 3 farklı yerde şubesi bulunan bir restorandır. Bu şubeler; Nalçacı, Havzan ve Mevlana’da yer alıyor. Konya’nın meşhur fırın kebabı olarak da bilinen fürun kebabının en iyi hazırlandığı yerlerden biri olarak biliniyor. Site De Rencontre Inchallah En Français. İçindekilerKONYA’DA GEZİLECEK YERLER ŞEB-İ ARUS DÜĞÜN GÜNÜŞEB’İ ARUS’UN ANLAMIMEVLANA’NIN ÖLÜM TARİHİKonya oldukça zengin bir kültüre sahip. Peki, Konya’da neler yapılır? Konya’da gezilecek, görülmesi gereken yerler nereler? Konya gezi rehberi için küçük bir kılavuzu Atlas Dergisi arşivinden Aralık 2019 derledik Konya, en eski yerleşimlerden biri. İl merkezinde bugün kalabalık bir yerleşim birimi olan ve adını Anadolu Selçuklu sultanı II. Âlâeddin Keykubat’ın hatırasından alan Âlâeddin Tepesi aslında bir höyüktür. İl merkezindeki Harmancık Mahallesi’ndeki Karahöyük ve Konya Ovası üzerindeki en eski ve en gelişmiş neolitik devir yerleşim merkezlerinden biri olan Çatalhöyük il ve insanlık tarihi bakımından önemlidir. Bütün bunların yanı sıra Konya bir Selçuklu kentidir. Türkler, Malazgirt Savaşı’ndan 1071 sonra Anadolu’ya girdi ve Selçuklu sultanı Süleyman Şah 1076 yılında Konya’yı başkent yaptı. Dahası sekiz Selçuklu sultanı bu ilde gömülüdür. Dolayısıyla, Şeb-i Arus törenlerine gidenlerin görmesini önereceğimiz yerler arasında Selçukluların Asya’nın mimari kültürünü de işe katarak yarattıkları Dış Kale, Âlâaddin Camii, Sırçalı Medrese’nin yanı sıra hamamlarla medreseler gibi birçok yapı vardır. KONYA’DA GEZİLECEK YERLER Günümüzde müze olarak hizmet veren Mevlana Türbesi ve Mevlevi Dergâhı, Mevlana 1273 yılında vefat edince, Sultan Veled Mevlana’nın mezarı üzerine türbe yapılmasına izin verince oluştu ve günümüzde burası Mevlâna Müzesi’dir. ŞEMSİ TEBRİZİ CAMİİ VE TÜRBESİ Şems Parkı olarak bilinen alanın içinde yer alır. ARKEOLOJİ MÜZESİ Çatalhöyük, Canhasan, Suberde, Karahöyük buluntuların yanı sıra, Roma devri ve diğer devirlere ait eserler sergileniyor. ATATÜRK MÜZESİ Atatürk’e 1928 yılında hediye edilen ev 1964’te müze olarak düzenlendi. KARATAY ÇİNİ ESERLER MÜZESİ Selçuklular, Beylikler dönemi ve Osmanlı dönemlerine ait çini eserler sergileniyor. İNCE MİNARE TAŞ VE AHŞAP ESERLERİ MÜZESİ 1956 yılında hizmete açılan medresede, Selçuklu, beylikler, Osmanlı devirlerine ait ahşap eserler sergileniyor. Selçukluların sembolü çift başlı kartal ve kanatlı melek figürlerinin en güzel örneklerini burada görebilirsiniz. İPLİKÇİ ALTUN ABA CAMİİ Âlâeddin Caddesi üzerindeki yapının mimari dışındaki bir önemi de, Mevlana’nın burada dersler vermiş olmasıdır. Şerafettin Camii, Selimiye Camii, Aziziye Camii, Sadreddin Konevi Cami ve Türbesi, Gömeç Hatun Türbesi, Sırçalı Medrese, Hasbey Darül Huffazı gibi yapılar özellikle Selçuklu çini, ahşap ve taş işçiliklerini anlamak bakımından önemlidir. Merkezden birazcık uzaklaşarak, İvriz Köyü yakınında kaya yüzeyine oyulmuş ve İÖ 8’inci yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen İvriz Hitit Kabartması görülebilir. Tuvanuva kralı Varpalavas ile onun iki katı büyüklükte tasvir edilen Hititlerin Hava ve Fırtına Tanrısı var üzerinde. YERKÖPRÜ ŞELALESİ Konya, Hadim yakınlarındaki Yerköprü Şelalesi ve mağarası, yeryüzünde eşi benzeri olmayan bir doğal oluşum. Şelaleyi oluşturan Karasu Çayı kıyıları kavak ağaçları, şeftali bahçeleri ve üzüm bağlarıyla yemyeşil bir görünüm sunuyor. Karasu 20 metrelik uçurumdan düşerek Göksu’ya karışıyor. ŞEB-İ ARUS DÜĞÜN GÜNÜ Atlas Dergisi Aralık Sayısı BÜYÜK SUFİ VE ŞAİR Mevlana Celaledin Rumi yaşama bakışıyla, düşünceleri, şiirleri ve Mesnevi’siyle sağlığında da, öldükten sonra da büyük bir insan kitlesini etkiledi ve bu etki gücü devam ediyor. Onun hatırasını yaşatmak, eserini ve düşüncesi sürekli kılmak için yapılan Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri 7-17 Aralık 2019 tarihlerinde Konya’da yapılacak. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı, Konya Valiliği ve Konya Büyükşehir Belediyesi, üniversiteler ve pek çok sivil toplum kuruluşu bu etkinlikleri destekliyor, yer alıyor. ŞEB’İ ARUS’UN ANLAMI Mevlana’nın ölümle ilgili sözleri, pek çok din ve inançtaki alışılmış yas geleneğini bir anlamda tersine çevirir ve aslında İslami düşünüşün kaynağına, Kuran-ı Kerim’e çağırır dinleyenleri “O vakit benim ayrılık vaktim değil, buluşma, kavuşma’ vaktimdir! / … / Bu hal, sana, batmak, kaybolmak gibi görünse de, aslında bu hal doğmaktır, yeniden hayata kavuşmaktır!” Bu düşünüş, büyük bilge ve şairin ölüm gününün “Şeb-i Arus” olarak anılmasını sağladı; yani “Yaradana vuslat / düğün gecesi”. Zira Şeb-i Arus bir Mevlevi terimidir. Farsça şeb gece ile Arapça urs’tan düğün türetilen arus, yani gelin kelimelerinden yapılmıştır. MEVLANA’NIN ÖLÜM TARİHİ Fakat Mevlana’nın doğum yeri dahil, hayatının birçok evresine ilişkin bilgilerin bugün bile berrak olmadığını eklemeliyiz. Zira, yaşam öyküsünü kaleme alanların verdikleri bilgiler de birbiriyle çelişiyor. Ama ölüm tarihi kesindir. O çağda kullanılan takvime göre Hicri 672’de Cemaziyelahir ayının 5’inde 17 Aralık 1273’te pazar günü, güneş batarken bu dünyadan göçmüştü. Mevlana’ya göre ölüm, beden zindanından kurtulup Tanrı’ya, sevgiliye, dosta kavuşmak; mekândan mekânsızlığa, zamandan zamansızlığa uzanıştır. Yedi ciltlik muhteşem eseri Divan-ı Kebir’deki eşsiz gazellerinden birinde şöyle seslenir “Bizim ölümümüz ebedi bir düğündür.” Tarihten nakledenler der ki “Cenaze törenine her dinden, mezhepten, halktan, yaştan ve katmandan insan katıldı.” Mevlana nefirler, neyler, rebaplar eşliğinde adeta semahla defnedilir. Bugün de onun anıldığı törenlere dünyanın her yerinden talipleri, müritleri, müzisyenler, sanatçılar ve din bilginleri, düşünürler katılıyor. Ve törenler “Sevgi ve Hoşgörü” yürüyüşüyle başlıyor. Şems ile Mevlana’nın karşılaşma mekânı sayılan yerde 17 Aralık akşamı kandiller yakılıyor ve semazenlerin tennuresi yeri göğü tutuyor. Şeb-i Arus Törenleri’ne ilişkin program ve bilet bilgileri için Konya, Mevlana Celaleddin Rumi ve Nasreddin Hoca gibi önemli şahsiyetleri yetiştirmiş, ülkemizin inanç turizminin önde gelen şehirlerinden biridir. Konya'ya tatil için plan yaptıysanız sizin için hazırladığımız listeden mutlaka görmeniz gereken 7 adresi bulabilirsiniz. İşte tarihi kalıntıları ve doğal güzellikleriyle Konya'da gezilecek yerler... Konya, tarihi geçmişi, camileri ve müzeleriyle mutlaka görmeniz gereken şehirlerimizden. Anadolu şehirleri içerisinde en büyük yüzölçümüne sahip Konya Türkiye’nin tahıl ambarı ve en eski yerleşim yerlerindendir. Peki Konya’ya planlanan tatil rehberinde listede mutlaka olması gereken yerler nerelerdir? İşte Konya’ya özgü görülmesi gereken 6 yer…KONYA GEZİSİ İÇİN 7 ÖNERİ1. MEVLANA TÜRBESİMevlana Celaleddin Rumi’nin kabrinin de bulunduğu türbe Konya'da öncelikli olarak görülmesi gereken yerdir. Halk arasında Yeşil Türbe de denilen türbe, 1274 yılında Mevlana’nın oğlu Sultan Veled tarafından yaptırmıştır. Her yıl binlerce yerli yabancı turisti Mevlana'nın o ünlü sözleriyle Gel, gel, ne olursan ol yine gel” çağırır. Türbe dört adet fil ayağıkalın sütun üzerine yapılmıştır. Maneviyatı içinizde hissedeceğiniz türbe etrafındaki çarşılarıyla birlikte oldukça keyifli bir gezi olanağı sunuyor. Özellikle Şeb-i Arus kutlamalarının olduğu dönemde yoğunluk doruk noktasına çıkmaktadır. Ücretsiz EN GÜZEL 5 KÜLTÜR MİRASI2. MEKE GÖLÜDünyada benzeri olmayan zeminde çift patlama ile oluşmuş bir krater gölüdür. Göl ve birincil krater çukurunun uzunluğu 800 m, genişliği 500 m dir. 12 metre derinliğindedir. Muhteşem görüntüsü, jeolojik yapısı ve bölgede göçmen kuşların mola verdiği ender doğa harikalarındandır. Ayrıca bölgede Acı Göl, Çıralı Göl, Meyil Gölü gibi görülmeye değer krater gölleri ÇATALHÖYÜKÇatalhöyük Neolitik Kenti, Güney Anadolu Platosu’nda yaklaşık bir alan üzerinde yer almaktadır. Dünya’daki bilinen ilk yerleşim yeri olarak kabul görmüş durumda. İki höyükten oluşan Çatalhöyük Neolitik Kenti’nin daha uzun olan Doğu Höyüğü, 7400 ve 6200 yılları arasına tarihlenen 18 Neolitik yerleşim katmanından oluşmaktadır. Söz konusu katmanlarda, sosyal örgütlenmeyi ve yerleşik hayata geçişi simgeleyen duvar resimleri, rölyefler, heykeller ve diğer sanatsal öğeler yer almaktadır. Batı Höyüğü ise ve yılları arasına tarihlenen Kalkolitik Döneme ait kültürel özellikler göstermektedir. Çatalhöyük, aynı coğrafyada 2000 yıldan fazla bir süredir var olan köylerden kentsel hayata geçişin de önemli bir kanıtıdır. 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne KİLİSTRA ANTİK KENTİKilistra Antik Kenti, Konya'ya 34 kilometre uzaklıktaki Meram İlçesinin Hatunsaray Bucağına bağlı Gökyurt köyünde yer alır. Kayaların içlerinin oyularak yerleşim alanlarının oluşturulduğu Kilistra Konya’nın Kapadokya’sı olarak da adlandırılmakta. Kilistra Antik Kenti ayrıca Frig döneminden kalan ve en önemlisi bir krala ait olan kaya mezarlarını da içinde barındırıyor. Antik kent içerisinde höyükler de yer ATATÜRK EVİ MÜZESİAtatürk'ün Konya ziyaretlerinde kendisine tahsis edilmiş iki katlı küçük mütevazi bir ev. Ev günümüzde Atatürk’ün şahsi eşyalarını ve döneme ait diğer belgeleri, fotoğrafları, gazete kupürlerini görebileceğiniz müze olarak kullanılıyor. Müze ev 1928 yılında Atatürk'e hediye edilmiş ve tapusuna “Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya Konyalıların hediyesidir.” ibaresi yer NASREDDİN HOCA ARKEOLOJİ VE ETNOGRAFYA MÜZESİAkşehir’de yer alan ve Rüştü Bey Konağı adıyla da bilinen bina, 1992 yılından beri ziyaretçilerini ağırlıyor. Ermeni ustaların başlayıp Türk ustalar tarafından bitirilen binanın giriş katı, etnografik ve arkeolojik eserlere ait depo olarak kullanılırken, müzenin ikinci katı, kronolojik olarak sıralanmış arkeolojik eserlere, üçüncü katı Akşehir kültürünü yansıtan eşyalara yer KONYA SELİMİYE CAMİİMevlana Dergâhı'nın batısında yer alan ve Kanuni Sultan Süleyman’ın inşaatını başlatıp II. Selim’in tamamlattığı Selimiye Camii Sultan Selim Camii, Konya şehir merkezinde yer alıyor. Çoğu kaynakta Mimar Sinan tarafından yapıldığı söylenen yapı, tek şerefeli iki minaresi ve kesme taş işçiliği ile Klasik Osmanlı Mimarisinin en güzel örneklerinden. Yıllardır devam eden restorasyon çalışmaları nedeniyle çoğu zaman ziyarete kapalıdır. İlginizi Çekebilir Konya'da görülmesi gereken tüm yerler... AHIRLI Yüzölçümü 353 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım m. İlçenin kuruluş tarihi bilinmemekte ise de, Romalıların yaşadığı, çevrede bulunan tarihi eserlerde anlaşılmaktadır. Ahırlı İlçesi Bozkır'a bağlı bir kasaba iken, 1991 yılında ilçe statüsüne kavuşmuştur. Eskiden dericilik, leblebicilik, nalburiyecilik ve kasaplık ilçe ekonomisine yön verirken, zamanla göçler nedeniyle bu tür faaliyetler kaybolmuş ve halk genelde tarım ve küçük çaplı hayvancılığa yönelmiştir. Tarım ürünleri olarak; buğday, arpa, nohut, armut ve elma başlıca ürünlerdir. AKÖREN Yüzölçümü 490 km2 Nüfus İlçe merkezi Köyler Rakım 1130 m Anadolu'nun en eski kenti olan Çatalhöyük’e 49 km. gibi yakın bir mesafede olan Akören'in geçmişi 7000-6500 yıllarına kadar dayanmaktadır. Rivayetlere göre buranın gür ormanlarla kaplı ve çok miktarda av hayvanlarının olması nedeniyle "Av vuran" ile "Av veren" veya "Ağaç evreni" anlamına gelen ve "Avren" olarak adlandırıldığı, çevresindeki 7 viraneden gelen halkın bugünkü yerleşim yerinde toplanmasıyla "Akviran" olarak adının değişikliğe uğradığı söylenmektedir. Cumhuriyet döneminden sonra 1961 yılında İçişleri Bakanlığınca Akviran ismi değiştirilerek "Akören" olarak resmen tescil edilmiştir. AKŞEHİR Yüzölçümü 853 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 995 m. İlçenin yerleşim birimi olarak kuruluş tarihi kesin olarak belli değildir. Anadolu tarihine yakın bir tarihi vardır. Bölgede Hitit Frigya, Lidya, Roma ve Bizanslılar yerleşmiş 1447 yılında ise Osmanlıların eline geçmiştir. Kesin belli olmamakla 1868 yılında ilçe 1854 yılında belediye olarak teşkilatlanmıştır. Akşehir, Nasreddin Hoca ile adını Dünya’ya yıllarında Akşehir’de yaşan ünlü düşünür ve mizah ustası Nasreddin Hoca anısını yaşatmak için uluslararası ve ulusal düzeyde kutlamalar ve festivaller düzenlenmektedir. ALTINEKİN Yüzölçümü 1106 km2 Nüfusu İlçe merkezi Köyler Rakım 970 m Altınekin İlçesinin tarihi oldukça eski devirlere dayanmaktadır. İlçe Selçuklular zamanında önemli bir ticaret merkezi idi. Fakat arazinin kıraç oluşu gelişmiş olan ticaretini göçlerin başlaması nedeniyle yavaş yavaş söndürdü. Cumhuriyet Döneminde genelde tüm kamu kuruluşlarıyla birlikte gelişmiş bir yerleşin merkezi iken, bu kurumlar daha sonra başka bir yere taşınmasıyla birlikte küçük bir nahiye halini almıştır. Altınekin Kasaba iken, 4 Temmuz 1998 gün ve 19507 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3292 Sayılı Kanunla ilçe olmuştur. İlçeye bağlı 3 mahalle, 2 kasaba, 15 köy vardır. İlçenin köy ve kasabasına bağlı çok sayıda yayla ve mezrası vardır. BEYŞEHİR Yüzölçümü km2 Nüfusu İlçe merkezi Köyler Rakım 1125 m. Beyşehir tarihi yılları Neolitik cilalı taş devrine kadar uzanır. yılları arasında Hititler; Eflatun Pınar ve Fasıllar da ölmez eserler bırakmışlardır. Bu yıllarda çevre, Mısır ve Asur Devletlerinin zaman zaman istilasına uğramıştır. yıllarında Frigler'e geçmiş, daha sonra Psinya adında bağımsız bir devlet kurulmuştur. VII da Lidyalılar'a Persler'e, 333'de Büyük İskender'e, de Romalıların eline geçerek daha sonra Doğu Roma'nın Bizans hâkimiyetinde kalmıştır. Beyşehir İlçesi; Konya İlinin Akdeniz kesiminde Göller Bölgesinde ve Orta Toroslar arkasındaki kısımda yer almıştır. İlçeye doğudan Konya Merkezi, Seydişehir İlçesi, batısındaki Şarkikaraağaç, Eğirdir, Sütçüler ilçeleri, Kuzeyde Ilgın ve Doğanhisar İlçeleri ile Hüyük İlçesi, güneyde Seydişehir İlçesi kuşatmıştır. En güney kısmında 65 km uzaklıkta olan Akdeniz’den duvar gibi yükselen Toros Dağları ile ayrılmaktadır. BOZKIR Yüzölçümü 1489 km2 Nüfusu İlçe merkezi Köyler Rakım m. Bozkır eski çağda İsaura Bölgesi içindeydi. Bölgenin adını taşıyan şehir şimdiki Bozkır İlçesidir. Daha sonra İlçenin kuzey doğusuna yapılan büyük kaleye İsaura Nova Yeni İsaura denilince, ilçeye Lentopolis ve sonra Tris-Maden adları verilmiştir. Son zamanlara kadar halk, kasabaya Siristat diyordu. Kelimenin gerçek söylenişi bilinmemekle beraber, ilçe çevresindeki kurşun madenlerini işletmekte olan ustalara baş usta anlamına gelen "Ser-Üstat" denildiği için, bu kelimeden geldiği sanılmaktadır. İlçenin Çumra, Karaman ve Hadim'e komşu olan bölgesinde ise 15 ve 18 . Belviran adlı bir ilçe bulunmaktaydı. Halk şimdi bu bölgeye "Dağ kolu" adına vermiştir. İlçemiz kuzeyden Çumra ve Akören, güneyden Hadim ve Antalya, doğudan Güneysınır, batıdan Antalya ve Ahırlı il ve ilçeleriyle çevrilmiştir. İlçenin batı kesiminde Suğla Gölü mevcuttur. Ahırlı ve Yalıhüyük sınırları içerisinde kalan göl arazisi dönümdür. Göl arazisi DSİ Beyşehir Gölünün tahliye deposu olarak kullanılmaktadır. Göl, güneyindeki Toroslardan inen kuvvetli yağışlarla beslenmektedir. ÇELTİK Yüzölçümü 637 km2 Nüfusu ilçe merkezi Köyler Rakım 850 m. İlçenin kuruluşu 11. ve 12. Yüz yıla kadar uzanmaktadır. İbrahim Hakkı Konyalı'nın "Konya Tarihi" adlı eserine göre Çeltik'in geçmişi Karaman Eyaletine bağlı Akça şehrine dayanmaktadır. Çeltik yakınlarındaki İbanın Kuyusu denilen yerde kurulan Akça şehri 1902'de ilçe kimliği kazanmış, ancak bataklığı ve sivrisinek çokluğu sebebiyle ilçe sıfatıyla önce Hatırliya verilmiş, Daha sonra da Cihanbeyli'ye aktarılmıştır. 1958 yılına kadar köy olarak kalan Çeltik, bu yıl da bucak, 10 yıl sonra da kasaba statüsü kazanmış, 9 Mayıs 1990 tarih ve 3644 sayılı "130 ilçe Kurulması Hakkında Kanun" ile İlçe olmuştur. Konya'nın kuzey batısında yer alan Çeltik, Doğuda Polatlı, batıda Emirdağ, Güneyde Yunak, Kuzeyde ise Sivrihisar ile çevrilidir. CİHANBEYLİ Yüzölçümü km2 Nüfusu İlçe merkezi Köyler Rakım 980 m. Cihanbeyli'nin tarihi gelişimi Konya Tarihi ile eş değerdir. Konya'yı Cihanbeyli'den ayıran doğal sınırlar yoktur. Cihanbeyli tarihi gelişimi, coğrafi ve sosyal yaşantısı yönünden Konya ünitesinin bir parçasıdır. Cihanbeyli'nin ilk adı Esbikeşan'dır. Daha sonraları "İnevi" adını almış ve uzun yıllar İnevi adını taşımıştır. Esbikeşan İlçesi ilçelikten bucaklığa, bucaklıktan ilçeliğe çok kez yer değiştirmiştir. Böğrüdelik Köyüne Cambegli Aşireti yerleşir. Böğrüdelik 1928 yılında ilçe merkezi olur. Cihanbeyli de "Mürseli Efendi" Nahiyesi adını alarak bu ilçeye bağlanır. 1929 yılında Böğrüdelik'ten ilçelik kaldırılır, Mürseli Efendi Bucağı ilçe olur. Böğrüdelik'te bulunan Cambeyli Aşiretinin adına uygun olarak Mürseli Efendi adı Cihanbeyli'ye dönüştürülür. ÇUMRA Yüzölçümü km2 Nüfusu İlçe merkezi Köyler Rakım m. Çumra ilçesi 1926 yılında Atatürk'ün emri ile kurulmuştur. 1936 yılında Romanya ve Bulgaristan'dan gelen göçmenler İlçeye yerleştirilmiştir. İlçenin doğusunda Karaman ili, batısında Akören İlçesi, kuzeyinde Karatay, Karapınar ilçeleri, güneyinde Güneysınır İlçeleri ile çevrilidir. İlçe ova üzerine kurulmuştur. Ancak çok az sayıdaki köyü dağlık arazidedir. Apa Köyü ile Dinek Kasabalarında ormanlık alanlar mevcuttur. İlçenin kuzey, güney ve doğusu verimli tarım alanlarıyla kaplıdır. İlçenin tek akarsuyu Çarşamba Çayı olup, sulama amaçlı kullanılmaktadır. DERBENT Yüzölçümü 442 km2 Nüfusu İlçe merkezi Köyler Rakım 1480 m. ait Osmanlı belgelerine göre Derbent'in eski adı Tatlarhisarı'dır. Tatlarhisarı Derbent'in kuzeyinde küçük bir köyün adıdır. Konya Salnamelerinde 1880 den sonra Derbent'i kayıtlı görüyoruz. Bu tarihte Derbent'te bir medrese bulunduğu, medresenin 40 talebesi olduğu kayıtlıdır. DEREBUCAK Yüzölçümü 483 km2 Nüfusu İlçe merkezi Köyler Rakım 1235 m. İlçenin kuruluşu 1200-1300 yılları arasına kadar uzanmaktadır. Önceleri Antalya ile Akseki ilçesine bağlanmış, 1900 yılında Akseki'den ayrılarak Seydişehir İlçemize bağlanmış. 1967 yılında belediye teşkilatı kurularak Beyşehir'e bağlı hale getirilmiştir. 1987 yılında kabul edilen "103 ilçe Kurulması Hakkında Kanun" ile ilçe olmuş Ağustos 1998 de fiilen ilçelik hüviyetini kazanmıştır. DOĞANHİSAR Yüzölçümü 428 km2 Nüfusu İlçe merkezi Köyler Rakım m. Doğanhisar 500 yıllarında Metyos Meteos adıyla kurulmuştur. 395 yılında Bizans İmparatorluğunun eline geçmiş, 704-708 yıllarında Emevi ve Abbasi ordularının taarruzlarına uğramıştır. Bu savaşlarda şehit olan Seyit Ahmet'in mezarı şehrin Kızılışık Mevkiinde bulunmaktadır. 1071 Malazgirt Savaşını müteakip Selçukluların batıya yayılışları sırasında 1100 yılında Doğanhisar Türk hakimiyetine geçmiştir. Şehrin adı Selçukluların arması olan doğan kuşuna izafeten "Doğankalesi" olarak değişmiştir. Daha sonra Doğanhisar adını almıştır. EMİRGAZİ Yüzölçümü 829 km2 Nüfusu İlçe merkezi Köyler Rakım 962 m. İlçemiz Emirgazi tarihinin Hititlere kadar dayandığı, eski Kışla Dikilitaş-Yukarıkışla ve Arısama Belkaya da yapılan kazılarda bulunan tabletlerden anlaşılmaktadır. Hititlerden kalma Eski Kışla diye adlandırılan yerleşim merkezi üzerinde bulunan Kale ve Yeraltı şehrinden Romalılar ve Bizanslılar faydalanmışlardır. Rivayetlere göre bu yerleşim merkezindeki ve Bağlıca Köyündeki halk 5 asır kadar önce dağlara bir kısmı Arısama Dağındaki Kale'ye, bir kısmı da şimdiki Emirgazi'nin kurulu olduğu yere yerleşmişlerdir. EREĞLİ Yüzölçümü 2189 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakımı 1050 m. Ereğli ülkemizde 15 ayrı yerleşim yerinin adı olarak kullanılmaktadır. Bunların en tanınmış olanlarından biri Konya Ereğli'dir. Adı, Kibistra, Cybistra, Kybetra olarak anılan Ereğli ilçesinin kurulduğu yöreye zaman içinde Tuvana, Tihana, Tuvanuva isimleri de verilmiştir. Hitit, Asır, Eski Yunan, Pers, Makedonya, Roma ve Bizans'a bağlı olan Ereğli, Selçuklu döneminde uzun süren barış ortamına kavuşmuş Karamanoğulları devrinde ise Mamur Yazlık belde olarak kullanılmıştır. Yıldırım Beyazıt devrinde Osmanlı Devletine bağlanan Ereğli'de kesin Osmanlı egemenliği Fatih Sultan Mehmet Devrinde sağlanmıştır. GÜNEYSINIR Yüz ölçümü 395 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 1100 m. Halk arasında "Güdelesin" adıyla tanınan höyükte ve çevresindeki bazı köylerimizde topraktan yapılmış çanak, çömlek ve madenden yapılmış eserler bulunması Güneysınır ve çevresinin tarih öncesi devirlerden bu yana iskân yeri olarak kullanıldığının delili olmaktadır. Daha önce Bozkır'a bağlı olan İlçemiz 1955 yılında Çumra'ya ait Karasınır ve Güneybağ Elmasun kasabaları haline getirilmiştir. Bu iki kasaba 9 Mayıs 1990 tarihinde birleştirilerek Güneysınır İlçesi'ni oluşturmuşlar, Güneybağ ve Karasınır ise İlçenin iki mahallesini oluşturmuştur. HADİM Yüzölçümü 921 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 1495 m. İlçemiz Hadim, Akdeniz kıyı şeridi ile Konya Ovasını birbirinden ayıran Batı Toros sıra dağlarının doğu kısmında Taşeli Platosunun tepeleri arasındaki dar vadiler üzerinde kurulmuş bir ilçedir. İlçe merkezinin tarihi antik dönemlere kadar uzanır. Çevresinde Bizans ve Roma dönemlerine ait birçok yerleşim kalıntıları mevcuttur. HALKAPINAR Yüzölçümü 483 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 1150 m. Halkapınar, Anadolu'nun en eski yerleşim yerleri arasındadır. Hitit Şehir Devletlerinden Tuvana Krallığı merkezi Aydınkent olmak üzere 1200 yılları arasında Halkapınar'a hâkim olmuştur. Bu krallıktan günümüze Aydınkent köyünde bulunan Kral Warpalavas'a ait İvriz Kaya Kabartması ulaşmıştır. Halkapınar'ın Aydınkent köyünde bulunan İvriz Kaya Kabartması dünyanın en eski ziraat anıtlarından birisidir. Anıtın tarihi özelliği çevresinin doğal güzelliği ile birleşince Aydınkent köyü yerli-yabancı birçok turistin uğrak yeri olmaktadır. HÜYÜK Yüzölçümü 448 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 1245 m Hüyük'ün tarihi 2000 yıllarında Hititlerle başlamaktadır. Hüyük ilçesi Akdeniz bölgesinin Göller Yöresinde bulunmaktadır. Konya'nın 85 km. batısında bulunan Hüyük, kuzeyinde Doğanhisar ve Şarkikaraağaç, güneyinde ise Beyşehir ilçeleriyle çevrelenmektedir. İlçenin kuzey ve doğusu Sultan Dağları'nın uzantısı olan ve ortalama yüksekliği 1500-2000 m'lik dağlarla kaplıdır. Batı'da dalgalı arazi bulurken, güney ve güneybatısı Beyşehir Gölü'ne kadar düzlüklerden oluşmaktadır. Başlıca Dağları; Kafa Dağı 2113 m Akdağ 1430 m Yıldız Dağları 1583 m ve Oluk Dağı 1828 m' dır. Akarsu açısından oldukça zengin olan Hüyük' te, Yenice, Eflatun Pınarı, Ozan, Pınarbaşı ve İlmen dereleri sularını Beyşehir'e boşaltmakta ve yaz aylarında tamamen kurumaktadır. ILGIN Yüzölçümü 1394 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 1092 m. Ilgın; günümüzden 3500 yıl önce yılları arasında şimdiki iskan yerinin 25 km kuzey doğusunda Hititler tarafından "Yalburt" adıyla büyük bir şehir devleti olarak kurulmuştur. Ilgın, Doğu'da Kadınhanı, Batı'da Doğanhisar, Akşehir, Tuzlukçu Güney'de Hüyük, Beyşehir, Selçuklu, Derbent ve kuzeyde Yunak ilçelerimizle çevrilmiştir. Ilgın'ın kuzey ve batı yönlerini çıplak dağlar, güney yönlerini ise meşelerle örtülü yer yer çam ormanlarıyla kaplı daha yüksek dağlar çevirir. İlçe merkezi düz bir alanda verimli topraklar üzerine kurulmuş günden güne büyüyüp gelişmektedir. KADINHANI Yüzölçümü 389 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 1030 m. Kadınhanı ilçesi, Konya'nın batısında Konya-Afyon karayolu üzerindedir. İlçenin doğusunda Sarayönü ilçesi, güneyinde Selçuklu ve Derbent, batısında Ilgın ve Yunak ilçeleri kuzeyde Yunak ilçesi bulunmaktadır. İlçenin güneyi dağlık Sultandağları, kuzeyi ovalıktır. İlçemiz sınırları içerisinde ve 5 göz adında Sarayönü ilçesi topraklarında çıkan ve ilçemiz Kökez köyünün tarımsal amaçla kullanıldığı, derecik şeklinde 2 yer üstü suyu bulunmaktadır. Ayrıca Ilgın ilçesi Çavuşcu gölünden, kanallarla gelen sulama suyuyla Atlantı Kasabasında yaklaşık 96000 dekar alanı sulamaktadır. KARAPINAR Yüzölçümü 3030 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 995 m. Karapınar 1868 yılında ilçe olurken 1882'de ise Belediye teşkilatı kurulmuştur. Sultanın ismi 1934 yılında Karapınar olarak değiştirilmiştir. İlçemiz, killi, kumlu geniş topraklarla kaplıdır. Güneydoğuda Volkanik bir dağ olan Karacadağ ve güneybatıda geniş bozkırlar, krater gölleri obruklar görülmektedir. İlçemizde ilginç görünümler taşıyan Acıgöl, Meke, Meyil, Cıralı ve Obruk gibi Krakter gölleri bulunmaktadır. İlçemizde Meyil, Çıralı, Acıgöl ve Meke Tuzlası gölleri mevcuttur. KARATAY Yüzölçümü 1978 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 1016 m. İlçemizin kuruluşu her ne kadar Konya'nın büyükşehir olması ile gerçekleşmiş ise de tarihi ve sosyal yapı itibariyle en eski ilçelerimizden biridir. İlçenin kuruluşu Prehistorik döneme kadar uzanır. Tarihi yapılaşma daha çok Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemlerinin karakteristiğini gösterir. Karatay Medresesi, Şerafettin Camii ve yol güzergâhında yer alan hanlar ve kervansaraylarda bu özellik kendini göstermektedir. KULU Yüzölçümü 1521 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 989 m. Kulu, klasik devirlerde drya harabeleri üzerinde kurulmuştur. İlçenin 300 yıllık bir geçmişi vardır. 1780 yılında Kulupoğlu Mustafa isminde birisi Afyon dolaylarından gelerek Kulu'nun şimdiki bulunduğu yere yerleşmişlerdir. Aşiret beyinin isminin Kulupoğlu Mustafa Kulu Beyi olmasından ötürü ilçenin ismi kesinlik kazanmıştır. Kulu, 1926 yılında bucak, 1954 yılında ilçe olmuştur. Kulu İlçesi, doğusunda Batısında Cihanbeyli-Haymana, Kuzeyinde Ankara ve Haymana, Güneyinde ise Cihanbeyli ve Tuzgölü ile çevrilidir. MERAM Yüzölçümü 1949 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 1016 m. Sözlüklerde, “İstek, amaç, gaye, maksat" anlamına geldiğinden bahsedilen "MERAM" kelimesi, Konya ilinin 3 merkez ilçesinden biridir. Atasözleri arasında "Meramın elinden bir şey kurtulmaz" olarak yer alırken deyimlerde "Meramını anlatmak, merak etmek" şeklinde geçmekte; bunlar da " isteğini, derdini anlatmak, üstüne düşmek, yapmak istemek" anlamlarına gelmektedir. eram ilçesi günü kabul edilen Kanun gereği Konya il Merkezinin Büyükşehir hüviyetine kavuşturulmasıyla kurulmuştur. Meram ilçesi kuruluş çalışmalarını tamamlayarak 08 Ağustos 1988 tarihinden itibaren hizmete başlamıştır. SARAYÖNÜ Yüzölçümü 1088 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 1055 m. Sarayönü yerleşim alanında bulunan 4000 yıl kadar önce Hititler'in yaşadıkları bilinmektedir. Daha sonraları Frigyalıların ve Bizanslıların eline geçti. Selçuklular ve Osmanlılar zamanında tamamen "Türk Yurdu" oldu. Kuruluş hakkındaki tarihi bilgilere göre Sarayönü'nün güney batısında bulunan Saiteli ile güneyindeki Ladik Dağlarının eteğinde kurulmuş olan Bozok Öziçi ili adı ile bilinen iki kasaba halkının; oturdukları yerler Haçlı ordusunun geçiş yolu üzerinde olmasından bu ordunun yağmasından kurtulmak istediler. Bu sebeple inlerin bulunduğu, bugünkü Yukarı Mahalle denilen yere göç ettiler. İşte bu yüzden kasabalarından göç edip inlere yerleşenler Sarayönü'nün kuruluşunda öncü olmuşlardır. SELÇUKLU Yüzölçümü 2056 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 1016 m Selçuklunun tarihi geçmişi, kültür, sanat, eğitim, bilim ve askeri hayatı Konya'dan ayrı düşünülemez. Tarihi Konya ile 20. Yüzyıl Konya'sının sentezi olan Selçuklu; Anadolu Selçuklularına başkentlik yapmış, bağrında Sultanlar yetiştirmiş, hâkimiyetini 6 asır sürdürecek Osmanlı Devleti'ne kılavuzluk ve beşiklik yapmış şerefli bir maziye ve tarihe sahiptir. Konya bir göl tabanı olan ovanın tabanında kurulmuştur. Hemen batısında Takkeli ve Loras Dağları yükselmektedir. En önemli akarsuyu, Meram Deresi'nden gelip yazın Konya bağ ve bahçelerini sulayan, kışın doğudaki Aslım bataklığına dökülen Meram Çayı'dır. Konya kurak bir iklime sahip olup yazın çok sıcak geçerdi. Bu sebeple geceleri damlarda yatılırdı. Kışın kar, ilkbaharda bol yağmur yağar. Yağış ortalaması çevre illere göre daha düşüktür. Bununla birlikte kurak geçmeyen yıllarda, ziraat için yeterli olmaktadır. SEYDİŞEHİR Yüzölçümü 2207 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 1150 m. 1970 yılında yapılan kazılarda İlçemiz Bostandere kasabası yakınlarında Roma devri amfi tiyatrosu kalıntıları ortaya çıkmıştır. Seydişehir'in Horasanlı Seyit Harun Veli Hazretlerinin gelip konaklaması ile takriben 1310 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Beyşehir'de konuşlanmış olan Eşrefoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devletinin bir parçası olarak, Seydişehir bölgesini de kapsayacak şekilde 1327 Moğol istilasına kadar hayatiyetini sürdürmüştür. İlçenin güneyinde uzanan Toros Dağları silsilesinde yaban domuzu, yaban keçisi, tavşan ve keklik gibi av hayvanları barınmaktadır. "Yaban Hayvanları ve Yaban Hayatını Koruma Sahaları" olarak belirlenen Bulamaç Kazanı Elmasut Yaylası, Keçili Köyü, Mortaş, Susuzşahap Yaylası, Gölyeri Mevkii, Karakışla Yaylası, Alacabel, Çatal oluk Çeşmesi, Elmalı Yaylası, Giden gelmez Dağı yörelerde kontrollü olarak av turizmi yapılmaktadır. TAŞKENT Yüzölçümü 468 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 1460 m. Taşkent, Orta Toroslar Taşeli Platosunda, Göksu vadisi kanyonları üzerinde yer alan küçük, ama şirin bir ilçemizdir. Tarihi kayıtlarda "Komesettin İli" olarak anılan Ermenek civarının 1227-1228 yıllarında Karamanoğulları'nın yerleşimine açılması ile yöredeki Türkmenler daha rahat hareket eder duruma gelişmişlerdir. Toros dağlarında kalan Ermenilerin Kilikyada Çukurova toplamaya başlamaları ile doğan boşluk Türkmen boylarından özellikle Avşar, Çetmi, Köseliler vb. boylarının yöreye iskânı ile doldurulmaya başlamıştır. TUZLUKÇU Yüzölçümü 589 km2 Nüfusu İlçe merkezi Köyler Rakım 1000 m. İbrahim Hakkı Konyalı'nın "Konya İli" adlı kitabında Kanuni Devri'nde Tuzlukçu'nun 15 hanelik bir oba olarak kurulduğu yazılmaktadır. Tuzlukçu halkının Doğanhisar Ketenli yaylasından gelerek yazla yakınlarında viran veya ören Tuzlukçu adı verilen mevkiinde konakladıkları, daha sonraları bilinmeyen nedenlerle buradan göç ederek bugünkü yukarıda mahallede bulunan Hüyük ismi verilen tepenin çevresinde yerleştikleri anlaşılmaktadır. YALIHÜYÜK Yüzölçümü 81 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler 235 Rakım 1002 m. Yalıhüyük, Bozkır İlçesinin bir kasabası iken 1990 yılında İlçe hüviyeti kazanmıştır. Tarihi, çevre ilçeler ve Konya Tarihi ile ortak özelliklere sahiptir. Yaklaşık 200 yıl öncesi toprak kayması görülmesi üzerine Suğla Gölü yakınına taşındığı bilinmektedir. Yeni yerleşim yerinin seçilmesinde Suğla Gölü alanının daralması ve gölden daha fazla yararlanma arzusunun dikkate alındığı ifade edilmektedir. Kuzeyde Seydişehir, güneyde Ahırlı, batıda Akseki ve doğuda Bozkır İlçeleriyle çevrelenmiş olan Yalıhüyük engebesiz bir alanda kurulmuştur. Suğla Gölü'nün hemen yanında yer alan Yalıhüyük'te hayat göl sularının çekilmesiyle ortaya çıkan verimli arazilerde yapılan tarım faaliyetleriyle devam etmektedir. Yalıhüyük'ün güneybatısında bulunan Toros Dağları’ndaki gölcük yaylası, her yıl yaylacılık merkezi olarak kullanılmaktadır. İlçe merkezinde Belediye teşkilatı 1972 yılında kurulmuştur. Arasöğüt ve Saray köyleri ile Mutlu yaylası Yalıhüyük'e bağlı yerleşim yerleridir. YUNAK Yüzölçümü 3001 km2 Nüfusu İlçe Merkezi Köyler Rakım 1150 m. Yunak pek çok medeniyetin uğrak yeri olmuş ilçelerimizdendir. Lidya devletinin Kral Yolu Altın Yolu Yunak İlçemizden geçmektedir. Sivrihisar'a bağlı Ballıhisar'daki yol kalıntıları kral yolu konusunda bilgi vermektedir. Yunak ve çevresinin ormanlarda kapalı olduğu ve yaygın olarak bağcılık yapıldığı, günümüzde ele geçirilen buluntulardan anlaşılmaktadır. İlçe Merkezinde Mağara ve sığınaklar ile sur kalıntıları, Turgut Kasabası Miskamit şehir Harabeleri, Harunlar köyündeki kale yıkıntıları, Hursunlu köyü Taşkınlar yaylasındaki kale ve içindeki şehir harabeleri, Piribeyli Kasabasının Samıt ve Kapaklı mevkiindeki Pissiya şehri kalıntısı, aynı yerin Malçıskan mevkiindeki yığma höyük ve Lahid kalıntıları, yine Karagöz Ağılı Mevkiindeki kilise ve şehir harabeleri buranın tarihi ve turistik yerleri olarak tanınmaktadır. Beyşehir’in eski evlerindendir. Macaroğlu İbrahim evi veya Soğancılar evi olarak da bilinen ev, Hacı Hamam Mahallesi Kâşif Sokakta yer almaktadır. XIX. yüzyıl sonlarında moloz taştan üç katlı olarak yapılan ev iç sofalı planlıdır. Duvarlar hatıllı ve harçlı olarak yapılmıştır. Üst örtü kırma çatılı olup çatı kiremit kaplıdır. Evin güneyinde zemin katı ile irtibatlı ve aynı zamanda sokağa irtibatı olan küçük bir bahçesi vardır. Bahçe girişi tali giriş olarak kullanılmıştır. Güney cephesindeki cümle kapısından girildiğinde, zemin katın taşlık kısmına geçilmektedir. Bu cephede ayrıca büyük ahıra açılan bir kapı daha bulunur. Zemin katın kuzey batı köşe odası iki kat yüksekliğindeki samanlıktır Zemin katın diğer odası da ahır olarak kullanılmaktadır. Taşlıktaki ahşap bir merdiven ile ara katın sofa kısmına çıkılmaktadır. Bu evde ara kat düzenlemesi biraz farklılık göstermektedir. Ara kat iç sofanın yarısı ile doğu bölümü kapsar. Bu bölüme giriş ise güneydoğu köşe odanın içinden sağlanmıştır. İç sofanın güney ucundaki çıkmanın altında kalan bölüm ara katın helâ ve lavabo kısmını ihtiva etmektedir. Ara kat az sayıda pencereleri ile kışlık kat olarak kullanılmıştır. Ara kattan iç sofanın ortasındaki bir merdiven ile birinci katın iç sofasına çıkılmaktadır. Birinci kat plan ve süslemesi ile evin esas yaşama katıdır. Birinci kat planı iç sofanın doğu ve batısında yer alan dört odadan meydana gelmiştir. İç sofanın kuzey ucundaki kafesli çıkmanın iç kısmı bir seki şeklinde hafif yüksek bir zemin ile sofadan kısmen ayrılmıştır. Sofanın güney ucunda ise bağdadi duvarla bölünmüş küçük bir mekân elde edilmiştir. Bu mekânın önündeki bir merdiven çatıdaki köşk oda katına geçit vermektedir. Sofa içinde sofanın bir ucunun bağdadi duvarlarla bölünmesiyle yeni mekânlar elde etme ihtiyacı Konya evlerinde de görülür. Birinci katın kuzeye bakan odaları çiçeklikli yüklükleri ve çıtalı tavan kaplamaları özenle yapılmıştır Esas yaşama katı olan birinci katın güneyindeki odalardan güneybatı köşe odada büyük bir ocak yer almaktadır. Muhtemelen bu oda evin mutfak odasıdır. Birinci katın güney odalarında da çiçeklikli yüklükler bulunmaktadır. Ağmazlar evinde süsleme unsurları yok denecek kadar azdır. Kafesli çıkmalar diğer bölge evlerindeki gibi süslemeli değildir. Sadece kuzeydeki çıkmanın ajurlu kafeslerinin hotozlarında stilize bitkisel motifler dikkati çeker. Süsleme daha çok iç mimarinin tavan, yüklük ve kapı kanatlarında yoğunlaşmıştır. Çatıdaki kafesli çıkmaların üzeri köşk odalı olarak düzenlenmiştir. Ancak çatı kapalı olduğu için içerisine girilememiştir. Birinci katın kuzey cephesinin doğusundaki oda tavanında baklava dilimi biçiminde geometrik kompozisyonda bir göbek yapılmıştır. Bu göbeğin içi ince çıtalarla kareli taksimatla doldurulmuştur. Tavanın diğer yüzeyi ise alttan çakmalı düz tavan şeklindedir. Kuzeybatı köşe odanın tavanında ise düz alttan çakmalı tavan yüzeyine sekiz kollu bir yıldız göbek işlenmiştir. Diğer odalar ile sofalar ise düz, alttan çakmalı çıtalı tavanlıdır. Süsleme unsurları yüklük ve çiçekliklerde biraz daha fazladır. Daha çok yarım yuvarlak kemerli niş şeklindeki çiçekliklerin yerine burada dikdörtgen formlu bir düzenleme vardır. Çiçekliklerinin üzerinde yatay dikdörtgen bir alınlık bulunur. Bu alınlığın üzerinde ajurlanmış iki sıra salbek motifi bulunur. Salbeklerin zeminlerine mavi ve yeşil renkteki kadife kumaşlar yerleştirilmiştir. Bu uygulama bölge evleri içinde Beyşehir çevresinde bir gelenek hâlindedir. Çiçekliğin çerçevesinde bitkisel ve geometrik süsleme silmeler bulunur. İnce yivler şeklinde devam eden stilize bordürler arasına yerleştirilen ve sekiz kollu mini yıldız göbekleri bölge evlerinde sıkça gördüğümüz tavan göbeklerini hatırlatmaktadır. Kapı kanatları ile diğer yüklük ve dolap yüzeylerinde sade yüzeysel oymalı süsler yapılmıştır. Süslemesini ağırlıklı olarak ahşap yüzeylerde toplayan evde alçı ve kalem işi türünden süslemeye rastlanmaz. İç sofalı planı ve zengin ahşap süsleme programıyla Ağmazlar evi Beyşehir ve yakın çevresindeki diğer evler gibi geleneksel özellikler taşımaktadır. Hacı Akif Evi Ev, XIX. yüzyılda adını aldığı Hacı Akif Mahallesi, Özdilek Caddesi 7. Sokak Nu. 30’da eğimli bir arsa üzerinde düzgün moloz taşlardan iç sofalı, harçlı duvar tekniğinde iki katlı olarak inşa edilmiştir. Üst örtüsü kırma çatı olup modern kiremitlerle kaplanmıştır. İç sofalı bir planı olup planında bazı yeni değişiklikler yapılmıştır. Evin orijinal girişi kuzey cephesindendir. Zemin kata girildiğinde kuzey-güney yönünde uzanan bir taşlık ve onun iki yanında sıralanan ikişerden dört oda yer almaktadır. Odalar arasında depo ve kiler olarak kullanılan küçük mekânlar ile merdiven açıklığı bulunmaktadır. Zemin kat odalarından güneydeki odalarda, oda içine açılan ve birer kapısı olan küçük mekânlar bulunur. Bu mekânlar gusülhane olarak kullanılmış olabilir. Kuzeydeki odalarda ise bu mekânlar kapaklı yüklükler şeklindedir. Oda tavanları sade, süslemesiz, düz ahşap tavanlardır. Oldukça fazla değişikliğe uğramış birinci katın iç sofasında oval formlu bağdadi bir tekne tavan vardır. Tekne tavanın dışında kalan kısımlar ise düz, alttan çakmalı tavan kaplaması biçimindedir. Ortadaki oval göbek zemini çıtalarla taksimatlanmıştır. Göbeğin bulunduğu kısım bir bordür şeklinde altın yaldız ve yeşil renkteki kalem işi süslemeler ile sınırlandırılmıştır. Tekne tavanın kavisli geçiş yüzeylerine vazo içinde çiçekler ve barok tarzda yapılmış bitkisel süslemeler yapılmıştır. Kuzeybatı odanın oval tavanının ortasında eğri kesim tekniğinde yapılmış hatayili göbek ve ortasında narçiçeği gibi püskül vardır. Bu göbekte kırmızı kumaş zemin üzerine tutturulmuştur. Bu uygulama Türk evinde XIX. yüzyıldan sonra sıklıkla görülen bir uygulamadır. Hacı Akif evinde başoda kuzeydoğu köşesindeki oda olup tavanı “S” kıvrımlarıyla oluşturulan çıtalı tavan kaplaması şeklindedir. Ortasında sarı renkle boyanmış dallar ve yeşil yapraklar arasındaki pembe güllerin çevirdiği fırfırlı bir tavan göbeği yer almaktadır. Marul göbek olarak ta bilinen bu göbeğin örneklerini Konya evlerinde de görmekteyiz. Ayrıca evin sofa ve başodasında ahşaptan yapılmış çiçeklik örnekleri görmekteyiz. Bu gelenek de hem Türk evinde hem de bölge evlerinde yaygındır. Hacı Akif evi uygulanan planı ve kalem işi süslemesiyle XIX. yüzyıl başlarında inşa edilmiş ve ayakta kalabilmiş nadir örneklerden birisidir. İçindekiler1 Konya Gezilecek Tarihi Yerler En İyi 29 Turistik Mekan!2 1. Aya Eleni Kilisesi3 2. Kalehan Ecdat Parkı4 3. Mevlana Müzesi5 4. Sille Köyü6 5. Çatalhöyük7 6. Japon Kyoto Parkı8 7. Alâeddin Tepesi9 8. Karatay Medresesi10 9. İnce Minare Taş ve Ahşap Eserler Müzesi11 10. Alaeddin Camii12 11. Aziziye Camii13 12. Konya Arkeoloji Müzesi14 13. Sultan Selim Cami15 14. Şemsi Tebrizi Camii ve Türbesi16 15. Konya Etnografya Müzesi17 16. İstiklal Harbi Şehitleri Müzesi18 17. Ateşbazı Veli Türbesi19 18. Panorama Konya Müzesi20 19. Sırçalı Medrese21 20. Sahip Ata Vakıf Müzesi22 21. Konya Atatürk Anıtı23 22. Hasbey Darül Huffazı24 23. Zaman Müzesi25 24. Gömeç Hatun Türbesi26 25. Sultanlar Türbesi27 26. Kadı Mürsel Camii28 27. Meram Hamamı29 28. Zazadin Hanı30 29. Kilistra Antik Kenti Konya’nın tarihi yerleri önceki devirlere tanıklık eden birçok yapıya ev sahipliği yapıyor Binlerce yıllık geçmişinde çok farklı topluluklar, beylikler ve imparatorluklar Konya topraklarında yaşamını sürdürmüştür. Her yaşam sonrasında da bu topluluklardan izler kaldığı bilinir. Günümüzde hala çeşitli kazılarla tarihe tanıklık edecek bulgulara rastlanmaktadır. Konya gezilecek tarihi yerler arasında birçok eserler keşfedilmelidir. Keyifli bir Konya gezilecek yerler listesi hazırlanarak yola çıkılabilir. 1. Aya Eleni Kilisesi Konya Selçuklu’da gezilecek yerler arasında bulunan tarihi Aya Eleni Kilisesi, 327 yılında yaptırılmıştır. Hristiyanlık dini adına oldukça değerli bir yapıdır. Bizans İmparatoru Constantin’in annesi bu yerde gezerken bölgeden etkilenerek bu mabedi yaptırmak ister ve yerine getirilir. Konya tarihi eserleri arasındaki bu değerli yapı günümüze kadar gelebilmeyi başarmıştır. Yıllar boyunca bazı restorasyon çalışmaları ile koruma altına alınmıştır. Avlu kısmında kaya üzerinde oturtulmuş olarak kullanılan odalar bulunmaktadır. Bu odalar o dönemlerde din adamlarının kalması için işlev görmüştür. Aya Eleni Kilisesi Hz. Meryem resimleri ile detaylandırılan bir yapıdır ve günümüzde müze olarak ziyaretçilerine açıktır. Dünyanın çok farklı noktalarından turistler görmeye gelmektedir. İçerisinde özel dini törenlere ayrılmış ve ahşap ile yükseltilmiş bir bölüm de yer almaktadır. Eski dönemlerinde Hristiyanlık adına önemli olan tarihlerin törenleri burada düzenlenmiştir. Bu nedenle Konya gezilecek yerler arasına tören alanları mutlaka dâhil edilmelidir. 2. Kalehan Ecdat Parkı Konya gezilecek yerler arasında bulunan tesis, Selçuklu ile Osmanlı Devleti mimarisinin etkileriyle tasarlanmış çok özel bir alanı temsil eder. Konyalılar için büyük bir değer olan bu park, toplamda 110 bin metrekarelik bir alan içerisinde tasarlanmıştır. Bir gölet etrafında yer alan surlar ve kaleler ile çevrili olan tasarım, eski Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinden izler taşımaktadır. Kamelyaların süslemekte olduğu bu parkın içerisinde aynı zamanda çok fazla sosyal donatıya da yer verilmiştir. Her mevsimde vakit geçirmek adına ideal bir yer seçimi olarak değerlendirilebilir. Kalehan Ecdat Parkı Bahçesi ile birlikte, aynı zamanda restoran ve oyun alanlarıyla aileler için de hizmet veren bir tesistir. Tüm özellikleriyle Konyalılar ve turistler için bir park kullanımından çok daha fazlasını sunmaktadır. Piknik yapmak için uygun alanlar bulunur. Temiz hava ve doğal atmosferi ile de yeşilin en güzel tonlarını barındırdığını kanıtlayan bir açık alandır. Konya tarihi eserler arasındaki bu tesis Selçuklu döneminin izlerini taşımaktadır. İçerisinde özel toplantılar ve etkinlikler için de ayrı bir alan bulunmaktadır. 3. Mevlana Müzesi Konya gezilecek yerler arasında manevi anlamı ile de dikkat çeken Mevlana Müzesi, Mevlana Dergâhı’nın yeri olarak büyük tarihi olaylara tanıklık etmiş çok özel bir yapıdır. İnsanların yalnızca bu müzeyi görmek için dahi Konya’ya seyahat ettiği bilinir. Değerli Mevlana eşyalarının da sergilendiği bu müze, Selçuklu Devleti’nin gül bahçesi olarak işlev görmüş bir yerdir. Hala eşsiz güzellikteki bahçesi ile henüz müzeye giriş yapmadan bile göz doldurmaktadır. Konya’nın turistik yerlerinden olan bu yapı 1926 senesinden beri müze olarak kullanılmakta ve devlet tarafından koruma altında tutulmaktadır. Müze içerisinde her odanın kendine özgü kullanımı ve adı bulunur. Tarihe tanıklık etmiş her özel odası mutlaka görülmelidir. İçerisinde Selçuklu Sultanı’nın hediyeleri bulunur. Bu hediyeler bizzat Mevlana’nın babası olan Sultânü’l-Ulemâ’ya gönderilmiştir. Bu nedenle de çok özel bir yapı olarak kabul edilir. Mevlana yaşamı boyunca bu hediyeleri aynı özen ve dikkatle korumuştur. Bugün de Türkiye’nin mirası olarak koruma altındadır. Merak edilenler arasında yer alan Mevlana Müzesi giriş ücreti ve saatleri konusunda internet adresinden güncel bilgiler alınabilir. 4. Sille Köyü Konya gezilecek yerler konusunda Sille Köyü tarihi de mutlaka seçenekler arasına eklenmelidir. Yalnızca Konya toprakları değil, Türkiye toprakları açısından tarihi değeri anlatılamayacak derecede büyüktür. Konya merkezine 8 km uzaklıkta yer alan Sille Köyü, Roma döneminin izlerini taşıyan yapılar ile doludur. O dönemlerin Kral Yolu üzerinde bulunması açısından da değeri büyüktür. 1071 yılında Selçukluların etkisi bu topraklarda artınca, Roma hâkimiyeti de zamanla sona ermiş ve Sille Köyü artık bir Türk köyü özelliğine doğru değişime başlamıştır. 1923 yılında da elde edilen zafer sonrasında kalan tüm Rum ve Yunanlar da buradan göç etmişler. Roma, Rum ve Yunan evlerinin izlerini taşıyan bu köy, farklı medeniyetler için yuva olmuş. Tarihi evler ise hala günümüzde sağlam bir şekilde Konyalılar tarafından kullanılmaktadır. Restoranlarında ise meşhur Konya yemekleri ve tatlılarına rastlamak mümkün olacaktır. Eğer imkân olursa, Konya tarihi eserlerinden olan evlerin içleri de gezilmeli ve o özgün yapılarda nasıl bir yaşam sürüldüğüne dair fikir edinilmelidir. 5. Çatalhöyük Dünyanın ilk yerleşmelerine ait izlerin yer aldığı Çatalhöyük, Konya turistik yerler arasındadır. Burası yalnızca Türkiye için değil tüm dünya insanları adına büyük bir öneme sahiptir. Tarımın başlangıcından hayvancılığa, toplayıcılıktan daha gelişmiş avcılık tekniklerine kadar insanlık adına kaydedilen ilerlemelerin ana vatanı Çatalhöyük olmuştur. Yapılan her Çatalhöyük kazısı sayesinde Konya’nın simgeleri ortaya çıkarılmakta ve çok önemli tarihi bulgular elde edilmektedir. Günümüzde de bu bölgeler ziyaretçiler için gezilmeye uygun hale getirilmiştir. Dönem dönem oldukça yoğun çalışmalar ve Çatalhöyük kazıları olmakta ve bu dönemlerde bazı zamanlar ziyarete kapatılmaktadır. UNESCO Dünya Mirası listesinde de yer alan Çatalhöyük, dünyadaki yerleşmelerin nasıl başladığı konusunda bizlere çok büyük ipuçları vermektedir. Dünyanın farklı noktalarında bugün devam etmekte olan ülke yaşamlarının neredeyse her birinden iz taşıması nedeniyle de dünya açısından en değerli bölge olarak kabul edilir. Bu yüzden Konya tarihi eserleri ülkemiz içinde oldukça önemlidir. 6. Japon Kyoto Parkı Konya tarihi mekanlar arasındaki bu park 2010 yılında belediye tarafından yaptırılmıştır. Japon gelenek görenekleri ve yapı mimarisine göre yapılmış Kyoto Parkı, oldukça rağbet görmektedir. Doğal yeşilliklerin arasından fırlayan ahşap yapıdaki binası ve etrafı çevreleyen göl ile ziyaretçilerinin ilgi odağı haline gelmiştir. İki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için yapılan binayı yöre halkı da sevmiştir. Konya’da fotoğraf çekilecek mekanlar arıyorsanız daha iyisini bulamayabilirsiniz. 4bin metre karelik bir göl, özel çiçekler, tahta köprüler ve birde çay evi bulunan yerde Japonya’nın da alanında uzman kişileri tarafından incelenmiştir. Japonya’nın da sevdiği Kyoto Parkı, Türk kültürüne farklı bir hava katmıştır. Yeşilliklerin arasında kondurulan teraslar ile temiz havayı içinize çekerek, şehir hayatının yorgunluğunu atabilirsiniz. Oldukça güzel bir tasarım yapılarak ağaçlandırılan ortam, ziyaretçiler tarafından ilgiyle karşılanmaktadır. Girişin ücretsiz olduğu park sabah 0800’da açılarak 2300’da kapanıyor. Kesinlikle Konya tarihi mekanlar listenize eklemelisiniz. 7. Alâeddin Tepesi Karatay merkezde yer alan bu tarihi yapı 20 metre yüksekliğe sahip bir tepecik görüntüsündedir. Köklü medeniyetlere ev sahipliği yaparak günümüzde Konyalıların tarihi yerleri ve turistlerin uğrak yeri haline gelmiştir. Selçuklu, Osmanlı ve günümüze kadar sağlamlığını koruyan Alâeddin Tepesi, kaliteli bir işçiliğin eseridir. 1. Alâeddin Keykubat’ın adını alan tepedeki kümbetler, doğal görüntüsü ve çiçeklendirmesiyle hoş bir park haline dönmüştür. Konya’nın simgesi haline gelerek dış köylerden ve şehirlerin yanı sıra yurtdışından da insanların ilgisini çekmiştir. Alâeddin Cami ve Selçuklu hükümdarlarının da mezarları bulunan bu tepe önemli bir tarihi değere sahiptir. Devlet tarafından da koruma altına alınarak kültürel miraslar listesine eklenmiştir. Konya turistik yerleri listenizde olması gereken bu tarihi tepe sizleri bekliyor. 8. Karatay Medresesi konya-gezilecek-tarihi-yerler-karatay-medresesi-cini-muzesi 1251 yılında inşa edilen medrese, Osmanlı dönemine kadar kullanılmış ve 19. Yüzyılda terk edilmiştir. Sultan 2. İzzettin Keykavus döneminde yapılan Konya’daki medrese, 1955 yılında çini müzesine dönüştürülmüştür. Girişte 28 Hadis görebileceğiniz medrese büyük bir kubbeye sahiptir. Gri ve beyaz mermerlerle inşa edilmiş yapıdaki kitabeden ismi ve inşa tarihi anlaşılmaktadır. Konya’nın tarihi yerleri arasındaki medreseyi yaptıranın ismi ise Selçuklu veziri Karatay bin Abdullah’tır. Giriş kapısındaki süslemeler ise ilk dikkat çeken yerlerdendir. İç kısımdaki tavan ise yıldızları anımsatan bir tasarıma sahiptir. Selçuklu mimarisin bir örneği olan medrese günümüzde çini müzesi olarak ziyaret açıktır. Mimarının kim olduğu bilinmeyen tek katlı yapının amacı tefsir ve hadis ilimleri öğretmekti. Taştan yapılmış olan medrese, yazı ve desenler ile süslenen Selçuklunun nadide eserlerindendir. 9. İnce Minare Taş ve Ahşap Eserler Müzesi konya-gezilecek-tarihi-yerler-ince-minare-tas-eserler-muzesi Alaaddin Tepesi’nin batısında bulunan camiinin mimarı Keluk Bin Abdullah’tır. 1264 yılında inşa edilen caminin yapılma amacı hadis ilmini öğretmektir. Sultan 2. İzzettin Keykavus dönemine tarihlenen yapı, taştan yapılmış bir eserdir. Konya tarihi yerler arasındaki camiinin en çok dikkat çeken yeri girişteki gemoetrik ve bitkisel süslemelerdir. İbadet için gereken ışığı ise mazgallardan, pencerelerden ve kubbedeki fenerden almaktadır. İki adet dershane odasına sahip olan camide kesme taş ve moloz taş kullanılmıştır. 1901 yılında minareye bir yıldırım düşmüş ve iki şerefeden tek şerefli olmuştur. 1936 yılındaki restorasyonlar sonucunda 1956’da Taş ve Ahşap Eserler Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Günümüzde Konya’daki müzeler nelerdir merak edenlerin sıklıkla uğradığı bir mekandır. 10. Alaeddin Camii konya-gezilecek-tarihi-yerler-alaeddin-camii Konya tarihi yerler arasında sıkça ziyaret edilen camii, günümüzde Alaeddin Tepesi’nde bulunuyor. 2 dönemde inşa edilip bitirilen caminin ilk dönemi Selçuklu sultanı 1. Rükneddin Mesud zamanında 1116–1156 arasını kapsar. İkinci dönem ise 1221 de 1. Alaeddin Keykubat döneminde bitirilmiştir. 2. Kılıçarslan ve 1. İzzettin Keykavus buralara birer türbe yaptırsa da Keykavus dönemindeki kümbet tamamlanmamıştır. Selçuklu mimarisinin bir örneği olan camide Roma ve Bizans’a ait mermer sütunlar bulunmuştur. Minber ise ahşap işçiliğinin güzel eserlerden biridir. Kapı girişinde yaptıranın ismi yani Muhammed Bin Havlan el-Dımişki yazmaktadır. Dört kapısı bulunan caminin girişi genellikle doğudan yapılır. 11. Aziziye Camii konya-gezilecek-tarihi-yerler-aziziye-camii 1671 yılına inşa edilen Aziziye Cami’nin inşası 1676’da tamamlanmıştır. Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Sultan tarafından 1867’de yeniden yaptırılmıştır. Çift minareye sahip olan caminin avlusu bulunmamaktadır. Osmanlı’nın son dönemlerinde yapıldığı için Avrupa mimarisi de göze çarpmaktadır. Tek kubbe yer alan caminin her iki tarafından kemerli dikkat çeken büyük pencereler bulunuyor. Konya tarihi yerler arasındaki camide yeni mimari tarzlar denendiği için alışık olunmayan özellikler yer almaktadır. İki yanlarda bulunan beşer giriş bunlardan biridir. Mihrapta ve minberde ise süslemeli taşların yanı sıra hoş yazılar bulunmaktadır. 12. Konya Arkeoloji Müzesi konya-gezilecek-tarihi-yerler-arkeoloji-muzesi 1962 yılında açılan günümüz binasında Neoloitik, Tunç Çağı, Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait Konya tarihi eserler yer alıyor. Roma dönemi lahitleri, Çatalhöyük, Karahöyük ve Alaeddin Tepesi kazılarında çıkarılan tarihi eserler gibi birçok önemli eserler bulunmaktadır. 6500 yıl öncesine kadar giden eserler geçmişe ışık tutmaktadır. Mızrak uçları, toprak kaplar, bronz halkalar, mühürler, heykel ve heykelcikler, altın yüzükler-küpeler, bardaklar, deney tüpleri, fildişi tarak, manikür aletleri, kapı tokmakları, mezar taşları, mimari parçalar ve mezar aslanları gibi birçok ilginç tarihi eserler müzede kronolojik olarak sergilenmektedir. Tarihe ilgi duyanların uğraması gereken bir yer. 13. Sultan Selim Cami konya-gezilecek-tarihi-yerler-sultan-selim-camii 1558 yılında yapılan Sultan Selim Camii, Karatay ilçesinde yer almaktadır. 2. Selim tarafından şehzadeliğinde yapılan camide kütüphane, muvakkithâneKüçük çaplı astronomik araştırmalar, imaret ve iki adet medrese bulunmaktadır. Mimarının kim olduğu bilinmemekle birlikte Mimar Sinan’a atfedilmiştir. Klasik Osmanlı mimarisinin izlerini görebileceğiniz cami, Konya tarihi camileri arasındadır. Merkezi kubbeye sahip caminin planında İstanbul’daki Fatih Cami’sinin izleri görülmektedir. Mihrap ve minber mermerden inşa edilmiştir. Caminin birçok yerinde kalem işi süslemeler dikkat çeker. Ayrıca iki adet minaresi bulunmaktadır. 1685, 1816 ve 1914 yıllarında birer tamir görmüştür. 14. Şemsi Tebrizi Camii ve Türbesi konya-gezilecek-tarihi-yerler-semsi-tebrizi-camii-ve-turbesi Mevlana’nın en yakın arkadaşı olan Şemsi Tebrizi’nin Karatay ilçesinde bir camisi ve türbesi bulunuyor. Kim tarafından ve ne zaman yapıldığı belli olmayan Şemsi Tebrizi Cami ve Türbesi tahmini olarak 13. Yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. Konya turistik yerler arasında en çok ziyaretçi çeken yerlerden biri olan bu mekanlar birbirine bitişiktir. Selçuklu mimarisinin izlerine sahip kümbetin altında Şemsi Tebrizi’nin naaşı olduğu düşünülüyor. Ayrıca üzeri sonradan eklenen kurşundan bir çatıya sahiptir. Emir İshak Bey tarafından 1510 yılında restore edilen mekanlar taştan yapılmış ve dayanıklılığını korumaktadır. Caminin tek minaresi ve tek şerefesi vardır. 15. Konya Etnografya Müzesi konya-gezilecek-tarihi-yerler-etnografya-muzesi 1975 yılında Konya’da müzeler arasında hizmete açılan bina önceden eğitim amacı güdüyordu. İçerisinde Konya’nın tarihi eserleri hakkında birçok bilgi ve eşya içermektedir. Kemer tokaları, mühür keseleri, saat, örme ve kumaş para, kumaşlar, yastık ve yatak takımları, anahtar ve kilitler, tencereler, siniler, şifa tasları, cam-porselen kaplar, farklı materyallerden yapılan tespihler, hat sanatı örnekleri, tütün keseleri, kahve kutuları, fincanlar, kalemtıraş, aynalar, şamdanlar, buhurdanlar, kağıt makasları, Osmanlı dönemi tabanca ve tüfekler, halı örnekleri, elbiseler, salon takımı, kılıç örnekleri ve oyalar gibi birçok zengin esere ev sahipliği yapmaktadır. Konya tarihi eserleri hakkında bilgi almak isteyenler mutlaka uğramalılar. 16. İstiklal Harbi Şehitleri Müzesi konya-gezilecek-tarihi-yerler-istiklal-harbi-sehitlik-abidesi-ve-muzesi Canlandırmacı bir üslup ile 1915 yılı sonrası durumunu, Çanakkale Savaşı sırasında ve Kurtuluş Savaşı hazırlığındaki olayların anlatılması için oluşturulmuş bir müzedir. Aynı zamanda savaşın zaferle sonuçlanmasından sonraki Konya hayatını da anlatır. 2008 yılında açılan müze, maketlerden ve figürlerden oluşmaktadır. Dönemin ev yaşamı, kullandığı eşyalar ve giyim kumaş hakkında detaylıca çalışılarak açılmıştır. Müze, 16 Türk devletini anlatan 16 bayrak ile girişte sizi karşılıyor. Figürler ve maketlerin yanı sıra yaratılan atmosfer ve ses sitemiyle o günün ruhu daha iyi canlandırılıyor. Mevlana Müzesi ve Mevlana Kültür Merkezi arasında kalan müze Konya’nın turistik yerleri içinde ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri. 17. Ateşbazı Veli Türbesi konya-gezilecek-tarihi-yerler-atesbazi-veli-turbesi Hz. Mevlana’nın babasına kendisine ve oğluna hizmet ettiği bilenen Ateşbazı Veli’nin nerede doğduğu tam olarak bilinmiyor. Fakat 1284 yılında 100 yaşındayken vefat ettiği biliniyor. Çeşitli menkıbelerde keramet sahibi biri olduğu anlatılıyor. Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan Konya tarihi ve turistik yerler arasındaki türbe, sekizgendir. Düzgün kesme taştan yapılarak inşa edilmiştir. Türbenin üstü külah şeklinde örtülmüştür. Hatta türbe günümüzde Konya’nın en bakımlı ve temiz türbeleri arasında yer alır. Türbesi ise onun 1285 yılında ölümünden sonra yapılmıştır. Dergaha girenlerin ilk hizmete başladığı yer mutfak olduğu için türbe de dünyadaki tek aşçı türbesi özelliği taşımaktadır. 18. Panorama Konya Müzesi konya-gezilecek-tarihi-yerler-panorama-muzesi 2017 yılında hizmete açılan müze 13. Yüzyıl şehrin özeliklerini anlatan bir müzedir. Konya turistik yerleri yakından incelemek isteyenler için ideal bir turistik mekandır. Ayrıca Hz. Mevlana’nın hayatında yaşadığı dönüm noktalarını da başarıyla ziyaretçilere vermektedir. Konya’yı geniş bir açıdan görmek isteyenler hakkında bilgi veren müze, dünyadaki 19 Mevlevihane’nin bir maketini barındırıyor. Galeri ve panorama kısmı ise müzenin ikinci bölümündedir. Yağlı tablolar eşliğinde Hz. Mevlana’nın doğumu ve ölümüne kadar geçen olayların yanı sıra Şemsi Tebrizi ile yakınlaşması anlatılıyor. Konya’nın hoşgörü merkezi bir yer olduğunu da vurgulayan müzenin panorama kısmı 13. Yüzyıla ait birçok bilgiyi ziyaretçisine aktarıyor. 19. Sırçalı Medrese konya-gezilecek-tarihi-yerler-sircali-medrese Selçuklu miraslarından biri olan Sırçalı Medrese Konya’daki medreseler içinde bulunuyor. Ayrıca 1242 yılında inşa edilmiş tarihi eserlerimizdendir. Selçuklu emiri Bedrettin Muslih tarafından yaptırılan medrese, 1924 yılına kadar aktif olarak kullanılmıştır. 2. Gıyaseddin Keyhüsrev dönemine denk gelen yapı, kesme ve moloz taşlarla yapılmıştır. 1950’li yıllarda restore edilmiş ve Konya Müzesi’ne bağlı olarak hizmet görmüştür. Yine 1969’da Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yenilenmiştir. Açık bir avlusu bulunan medresenin dışa taşkın taç kapısı yapıya estetik görünümünü vermektedir. İki katlı bir yapı olan medresenin alt katında hala fıkıh sohbetleri gerçekleşmektedir. Konya turistik yerler medrese içinde kışlık dershane görevi gören sağ ve soldaki kubbeli bölümler bulunmaktadır. Çini bakımından zengin bir medrese olsa da büyük bir çoğunluğu dökülmüştür. 20. Sahip Ata Vakıf Müzesi konya-gezilecek-tarihi-yerler-sahip-ata-vakif-muzesi İsmini Selçuklu veziri Sahib Ata Fahreddin Ali’den alan türbenin içinde kendisinin, eşi ve çocuklarının mezarı yer almaktadır. 1277 yılında yaptırılan külliyenin karşısında ise çifte hamam bulunmaktadır. Külliye olarak inşa edilen komplekste hamamdan başka cami, dergah ve bu türbe bulunmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü yenilemesinin ardından hamam ve türbe müze olmuştur. 220 adet etnografik esere sahip olan müze, Konya’nın tarihi yerleri arasındadır. Şamdanlar, boncuklar, kılıçlar, elle yazılmış Kur’anlar yer almaktadır. Ahşap eserler, hat örnekleri, ferman örneği, saatler ve seccade gibi birbirinden farklı eserler müzede ziyaretçilerini bekliyor. Müzeye giriş ücreti bulunmamaktadır. Girişte kapıya dikkat ederseniz Besmele ve Fatiha suresini de görebilirsiniz. 21. Konya Atatürk Anıtı konya-gezilecek-tarihi-yerler-ataturk-aniti 2,8 metrelik Atatürk Anıtı’na ayrıca bir de beyaz mermer kaide eklenmiştir. Konya Hükümet Meydanı’ndaki anıt, 1926 yılında yapılmıştır. Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel’in elinden çıkan bu tarihi eser, 1924’de Konya Belediye Meclisi’nin kararıyla oluşturulmuştur. Beyaz kaidenin boyu 6,5 metredir. Atatürk’ün ulusal kalkınmayı ve Anadolu’nun aydınlanmasını temsil eden bir duruşu vardır. İstanbul’da Sarayburnu’nda bulunan anıtın bir ikincisi olan bu anıt, şehrin simgesi haline gelmiştir. 29 Ekimde büyük bir törenle açılan Atatürk heykelinin eliyle uzanmaya çalıştığı buğday başağına dokunması iyi bir şekilde gösterilmiştir. Birkaç merdiven çıktıktan sonra heykelin içi boş tarafına ulaşılmaktadır. 22. Hasbey Darül Huffazı konya-gezilecek-tarihi-yerler-hasbey-darul-huffazi Kuran hafızı yetiştirme görevi üstlenen bu yapı, 1421 yılında yapılmıştır. Günümüzde yaklaşık 30 benzer yapıdan biri olmakla beraber onlardan ayrılan yönü aynı zamanda mescit olarak kullanılmasıdır. Çini sanatı, taş işlemeleri ve mimarisiyle Ayasofya Camisi’nin küçük bir örneği gibidir. Kendine has bir tasarımı olan yapı Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır. Sırçalı Medresenin ara sokağında bulunan bu yer Konya’nın turistik yerleri arasında gizlenmiştir. Yabancı turistlerde buradaki süslemeleri gördüğü için küçük Ayasofya adını vermişlerdir. Bir ahşap kapısı ve üzerinde Arapça kitabe bulunmaktadır. Bu kitabede yaptıranın adı ve yapım tarihi geçmektedir. 23. Zaman Müzesi konya-gezilecek-tarihi-yerler-zaman-muzesi Geçmişte 5 bin yıllık bir yolculuğa çıkmak isteyenlerin ilgi odağı olan müzede Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait zaman kavramıyla ilgili eserler yer alıyor. Ülkemizin ilk zaman müzesi olma özelliği taşımasıyla birlikte özel tasarım eşyalar bulunuyor. Masa takvimleri, özel tasarım saatler, el yazması takvimler, köstekli ve cep saatleri gibi eşyaları ziyaretiniz sırasında inceleyebilirsiniz. Bunun yanında Türk Hava Kurumu’na ait ve Roma dönemine ait eserler dikkat çekiyor. THK’ye ait olan cetvelli takvimin görevi coğrafik ve ekonomik verileri göstermesidir. Roma döneminde ise güneş saati Konya tarihi eserler içinde yer alıyor. Konya’daki müzeler arasındaki bina 2004 yılında içi boş olan bir kiliseden dönüştürülmüştür. 24. Gömeç Hatun Türbesi konya-gezilecek-tarihi-yerler-gomec-hatun-turbesi Musalla mezarlığı içinde bulunan türbe, 3. Gıyaseddin Keyhüsrev’in annesi adına yapılmıştır. Yapıda kitabe bulunmadığı için ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmemektedir. Fakat benzerleriyle karşılaştırılarak tahmini olarak 13. Yüzyıl sonları veya 14. Yüzyıl başlarında yapılmıştır. Kesme taş ve tuğlanın birleşimiyle inşa edilen türbenin giriş kapısındaki çiniler dikkat çekicidir. Kaynaklara göre bir sandukanın olduğu söylense de şuan için ona rastlanmamıştır. Günümüzde bakıldığında ise bu türbe büyük bir taç kapıyı andırıyor. Arkası ise ufak bir kuleye benziyor. Ülkemizde bu tip yapıların 15 örneği bulunmakta ve yarısından fazlası Konya’dadır. 25. Sultanlar Türbesi konya-gezilecek-tarihi-yerler-sultanlar-turbesi Alaeddin Cami içerisinde bulunan türbe, birçok Selçuklu sultanının mezarı ve sandukası yer almaktadır. Konya’nın tarihi eserleri arasında değeri oldukça büyük bir mekandır. Kubbesi eskiden mavi çivilere sahip olsa da günümüzde büyük bir çoğunluğu dökülmüştür. Penceresine baktığımızda ise geometrik kabartmaların yanı sıra şekiller ve çiçek desenlerine sahip mermer taş bulunmaktadır. Pencere kemerinin üzerinde ise ufak bir pencere daha vardır. Bunun üzerinde yazan Arapça yazıda mimarı yazmaktadır. Buna göre mimarı Cuhalı Abdu’l-gaffar Zade Mimar Yusuf’dur. İçeri girdiğinizde karşılaşacağınız sandukalar da zamanında hepsi çiniliyken tamamen yok olmuştur. 26. Kadı Mürsel Camii konya-gezilecek-tarihi-yerler-kadi-mursel-camii Meram ilçesinde yer alan camii, moloz taş ve kiremit bir çatıyla inşa edilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 2005 yılında restore edilen cami, 1409 yılın inşa edilmiştir. Camiye ismini veren Kadı Mürsel ise devrin önemli alimlerinden biridir. Çeşitli zamanlarda restore edilen cami günümüzde Konya tarihi eserler içinde ziyaret edilmeye değer bir yer. Cami 2. Beyazıt zamanına gelindiğinde harap bir haldeydi fakat onun zamanında yeniden onarılmıştır. İlk inşa edildiğinde ise bir dergah, medrese ve camiden oluşuyordu. Günümüzde şirin bir cami görüntüsü şerefeli bir minaresi ve ahşap pencereleri vardır. Ayrıca oldukça simetrik ve şık bir tasarıma sahiptir. 27. Meram Hamamı konya-gezilecek-tarihi-yerler-hasbey-hamami Üzerinde yer alan kitabeye göre 1424 yılında yapıldığı bilinen hamam, Konya tarihi yerleri arasındadır. Kadın ve erkekler için iki ayrı bölüme sahip olan hamam Hacı Hasbey oğlu Mehmet adlı bir hayırsever tarafından yaptırılmıştır. Üzeri kubbeli olan yapı; soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşur. Moloz ve kesme taşların kullanıldığı bu hamamın kapısındaki birbirine sarılan iki kuş figürü ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Hamamın önünde ise tarihi köprüyü görebilir ve altından akan sular eşliğinde fotoğraf çektirebilirsiniz. Ayrıca mesire yeri olarak da kullanıldığı için soluklanabilirsiniz. 28. Zazadin Hanı konya-gezilecek-tarihi-yerler-zazadin-hani Tömek köyü yakınında bulunan Zazadın Hanı inşası, 1235 yılında başlayıp 1237 yılında tamamlanmıştır. Kayıtlara göre han başladığında devletin başında 1. Alaeddin Keykubat varken bittiğinde 2. Gıyaseddin Keyhüsrey gelmiştir. Yaptıran kişi ise Keyhüsrev’in emiri Sadeddin Köpek’dir. Bir kale görünümüne sahip olan hanın dikkat çeken bir taç kapısı vardır. Dikdörtgen olarak geniş bir planda inşa edilen han, yazlık ve kışlık diye iki bölüme ayrılmaktadır. Açık avlulu bir şekilde inşa edilen han 2017 yılında restore edilerek turizme açılmıştır. Renkli taşlarıyla dikkat çeken yapıda 24 oda, hamam, ambar, depo ahırlar ve hamam bulunmaktadır. Konya tarihi mekanlar içindeki han günümüzde sanatsal çalışmalara da ev sahipliği yapıyor. 29. Kilistra Antik Kenti konya-gezilecek-tarihi-yerler-kilistra-antik-kenti Meram ilçesi, Gökyurt Köyü’nde bulunan kent, Helenistik ve Roma döneminde yoğun bir yerleşik hayata ev sahipliği yapmıştır. Giderek büyüyen kent, 6. Ve 8. Yüzyıl arasında günümüzdeki Kapadokya’yı andıran bir görünüme sahip olmuştur. İmparator Augustus döneminde stratejik öneme sahip beş merkezden biriydi. Konya tarihi yerler arasındaki kentte şapeller, manastırlar, mahalleler, atölyeler ve kiliseler yer alıyordu. Günümüzde Konya’nın peribacaları olarak da anılmaktadır. Tarihi Kral Yolu üzerindeki kent, volkanik kayalardan oluşmuş tüflerdir. Bu kayalar kolayca oyulabildiği için yerleşim yeri olarak tercih edilmiştir. Zamanında karakol görevi de görmüştür. Tarihi yaşamın derinliklerini incelemek için mutlaka ziyaret etmelisiniz.

küçük konya olarak bilinen yer